Mitokondriler, hücrelerin içerisinde yer alan hücre organlarından biridir. Hücre içerisindeki kimyasal enerjiyi almaktadır ve hücrenin işleyebileceği enerjiyi ortaya çıkarmaktadır. Hücre içerisindeki mitokondri sayısı ile hücrenin normal işlevini yerine getirmesi doğru orantılıdır. Mitokondri; oksijen, şeker ve yağı kullanmakta ve sonuç olarak ATP (adenozin trifosfat) ortaya çıkarmaktadır. Bu işleme hücre solunumu denmektedir. Enerjiye ihtiyaç duyulduğunda hücreler ATP kullanılırlar. Mitokondri hücrenin içinde yer alan ancak bağımsız olarak kendi enzimini üreten, yapı ve sayısını değiştirebilen bir organdır. Sinir, kas ve yağ hücreleri yoğun miktarda mitokondri barındırırlar.
İnsan yağ dokusu 3 tiptir ve her birinin kendi ait bir görevi vardır. Beyaz yağ dokusu vücut için gerekli enerjiyi depolarken, kahverengi yağ dokusu ısı üretimde yer almaktadır ve bej yağ dokusu ise ihtiyaç halinde beyaz dokudan kahverengi dokuya dönüşen dokudur.
Mitokondriler yağ dokusunda kilit bir rol oynarlar. En çok kahverengi dokuda etkinlik sağlayan mitokondriler enerjiyi ısıya çevirmektedirler ve bu hayatta kalmak için çok önemli bir durumdur. Yağ hücrelerinde yer alan mitokondrilerinin yapısındaki bozukluklar sonucu yağ yapımı, yağ yıkımı, hücre ölümleri, hücreye hasar veren oksijen radikallerinin oluşumu, beyaz dokunun kahverengi dokuya dönüşümünde bozulmalar gibi sorunlar ortaya çıkararak obeziteye neden olmaktadırlar. Mitokondrinin oksijen kullanma kapasitesinin azalması ile birlikte kas dokusunda yağ birikiminin artabileceği bunun sonucunda insülin direnci dolayısı ile diyabet ve obezite riskinin artacağı söylenmektedir.
Fiziksek aktivite yetersizliği, doğru olmayan beslenme alışkanlıkları ile birlikte obezitenin arttığı ve artıyor olduğu bilinmektedir. Mitokondrilerin, depo enerji olarak bilinen yağ dokusundan faydalanıp yıkım işlemi ile enerji üretmesi ve böylece yağ yakımını hızlandırabilmesi için fiziksel aktiviteye ihtiyaç vardır. Egzersiz ile yağ depolayan beyaz doku, kahverengiye dönüşmektedir ve kilo kaybı meydana gelmektedir.
Unutulmamalıdır ki yağ dokusu işlevsiz bir doku değildir. Pek çok hormon salgılamak, enerji metabolizması üzerinde denge sağlamak gibi önemli görevle sahiptir. İdeal aralıkta yağ dokusuna sahip olmak istenilen bir şeydir ve yağ dokusunun idealin altında olması bir çok problemi beraberinde getirecektir.
Uzm. Dyt. Meltem Pınar Yıldırım
Form Assist Diyetisyeni