D vitamini, yirminci yüzyılda bacaklarda X veya O görünümü olarak da bilinen raşitizm hastalığının bir vitamin eksikliğinden kaynaklandığının tespiti ile deneysel olarak keşfedilen bir vitamindir. Balık yağı dışındaki doğal besinlerde çok az miktarda bulunmaktadır.
D vitamininin en önemli kaynağı güneştir. Güneşlenme sırasında ışınların dik veya eğik gelmesine, bireyin ten rengine ve yaşına göre D vitamini etkisi değişmektedir. Eğik geldiği durumlarda dik geldiğine göre, esmer tenlilerde açık tenlilere göre ve yaşlılarda gençlere göre etkisi daha azdır.
Besinsel olarak ise en önemli kaynağı 100 gramında 10000 IU bulundurması ile balık karaciğeri yağıdır. Yağlı balıkta ise 100 gramında 300-1000 IU kadar bulunmaktadır.
• Karaciğer: 100-400 IU
• Tereyağ: 50-60 IU
• Süt (1 L): 3-10 IU
• Yumurta sarısı: 20-100 IU olarak bulunmaktadır.
D vitaminin kullanıma göre formları bulunur. Vücutta emilimi sağlanan ve kullanılan formu kolekalsiferoldur ve halk arasında vitamin D3 olarak da bilinmektedir. D vitamini yağlarla emilip taşındığı için gerekli miktarda yağ da tüketilmelidir. Ağızdan alınan D vitamini %62-91 oranında ince bağırsaklarda emilerek karaciğerde depo edilmektedir. D vitamini idrar veya deri yoluyla vücuttan atılmaz. .
D vitaminin etkileri kemik metabolizmasına olan ve kemik metabolizması dışına olan etkilerine göre ikiye ayrılmaktadır;
1- Kemik metabolizmasına olan etkileri: Kemik metabolizmasındaki en önemli etkisi bağırsaktan kalsiyum emilimini sağlayan enzimi uyararak kalsiyum emilimini sağlamasıdır. D vitamini varlığında kalsiyumun %30-40’ı emilirken, eksikliğinde %10-15’i emilmektedir. İkincisi etkisi kemik ve böbreklerden kana kalsiyum taşımasıdır. Üçüncü etkisi ise böbreklerden kalsiyum geri emilimini hızlandırmasıdır.
2- Kemik metabolizması dışındaki etkileri: D vitamini insülin salınımını artırarak tip 1 diyabetin gelişme riskini azaltmaktadır. Beraberinde kanser hücrelerinin çoğalmasını ve romatoid artrit gibi hastalıkların oluşum riskini azaltmakta ve sedef hastalığının iyileşmesine katkı sağlamaktadır.
D vitamini yetersizliğinde ise bazı hastalıklar ortaya çıkmaktadır;
1- Raşitizm: Özellikle süt çocukları ve ilk yaşlarda görülmektedir. Kemiklerin yumuşaması, kolay bükülebilir hale gelmesidir. Kemik uçlarında genişleme, bileklerde şişlik ve bacaklarda X veya O biçimi çarpıklıklar görülmektedir.
2- Osteomalasia: Raşitizme göre daha yumuşak kemikler görülen bu hastalık sıklıkla yetişkin bireylerde görülmektedir. Yetersiz ve dengesiz beslenen, sık doğum yapan ve güneşten az faydalanan kadınlarda sık görülmektedir.
D vitamini gereksinimi;
Bireylerin güneşle temas derecesi düşük olduğundan günlük ihtiyaç kesin olarak bilinmemektedir. Bebeklere günlük verilen D vitaminin 100-200 IU olduğunda raşitizmnin önlendiği bulunmuştur. Genel olarak kemik sağlığı için yaşa göre alınması gereken D vitamini ise;
• 0-1 yaş: 400 IU
• 1-18 yaş: 600 IU
• 19-70 yaş: 600 IU
• 70 yaş üstü: 800 IU
• Gebe ve emzikli: 600 IU olarak belirtilmektedir.
Bu değerlerin kemik sağlığını en üst düzeyde tutabileceği, D vitaminin kemik dışındaki işlevlerini gerçekleştirebilmesi için günlük 18 yaş altı için 1000, üstü için 1500-2000 IU düzeyine çıkarılması gerektiği bildirilmektedir. Obez çocuk ve yetişkinler ile AIDS hastaları önerilenin 2-3 katını almalıdır.
D vitamininin aşırı alımı zararlıdır. Üst limitler;
6 aydan küçük bebekler için: 1000 IU
7-12 ay: 1500 IU
1-3 yaş: 2500 IU
4-8 yaş: 3000 IU
9-18 yaş: 4000 IU
19 yaş üstü: 10000 IU olarak belirlenmiştir.
Ülkemizde kış mevsimi dışında her gün yarım saat kadar baş, yüz, el, kol, ayak ve bacakların güneş ışınları ile doğrudan teması ile birlikte yeterli ve dengeli beslenerek her gün 1 yumurta, 2 su bardağı tam yağlı süt ve ürünleri, haftada 1-2 yağlı balık yenmesiyle yetişkin insanlar D vitamini ihtiyaçlarını karşılayabilmektedirler.
Dyt. Kerime Bade Turan
Form Assist Diyetisyeni