Böbrekler karın boşluğunun arka duvarında, omuriliğin iki yanında ve en alt kaburganın hizasında yer alan organlardır. Bir böbrek yaklaşık 125-175 gr ağırlığında 12 cm uzunluğunda, 6 cm kalınlığındadır. Böbreğin en küçük yapısal birimi ‘nefron’ olarak adlandırılmakta ve idrarın yapıldığı üniteleri oluşturmaktadır. Nefronun tek bir bölümü bile hasar görse tüm nefron işlevini kaybetmektedir.
Böbrek hastalıkları idrar yoğunluğu ölçümü, idrarda protein ölçümü, idrarda bakteri bulunması, böbrek kan akımı, böbrek biyopsisi ve kan bulguları ile tespit edilebilmektedir. Diğer göstergeler ise hipertansiyon, sindirim sitemi bozuklukları, şiddetli anemi, pıhtılaşma bozuklukları, nefes darlığı, kaşıntı ve sinir sistemi bozukluğudur.
Aşağıdakiler böbrek hastalık türleridir;
Glomerulonefritler
Böbreğin enfeksiyon kapmasıdır. Genellikle enfeksiyondan 10-15 gün sonra idrarda kanama, idrarda protein görülmesi, idrar yoğunluğunu azalması ve hipertansiyonla ortaya çıkmaktadır. Özellikle 3-10 yaş çocuklarda sık görülmektedir. Ödem,baş ağrıları ve hafif düzeyde anemiye neden olabilmektedir. Ağır durumlarda kalp yetersizliği ve böbrek yetmezliği oluşabilmektedir. Glomerulonefrit teşhisi konduğunda öncelikle yatak istirahati yapılmalıdır. Hipertansiyon, ödem ve idrarda azalma varsa tuz sınırlanmalı, aç kalınmamalı kesinlikle ketozise girilmemelidir. Karbonhidrat %60-65 oranlarında tutulmalıdır. Bol sıvı alınmalı ve doktor-diyetisyen takibinde olunmalıdır. Tahlillerde üre nitrojeni yüksekse protein kg başına 0.5-0.7 g’a kadar sınırlandırılmalı, normalse kg başına 1 g olarak ayarlanmalıdır.
Nefrotik Sendrom
İdrar yoluyla önemli derecede protein kaybıdır. Albümin seviyeleri düşmekte, vücutta ağır ödemler oluşmakta ve kolesterol gözlenmektedir. Bu etkiler düzeldiğinde nefrotik sendrom tedavi edilmiş demektir. Ciddi protein kayıpları olduğu için böbrek fonksiyonları bozulmamışsa kg başına 0.8-1 g protein günlük olarak verilmelidir. Tuz günde 1-1.5 alınacak şekilde kısıtlanmalıdır. Kolesterol ve doymuş yağdan zengin besinler azaltılmalı, balık yağı suplemanı içilmelidir. Vitamin eksiklikleri varsa giderilmelidir. İhtiyaç duyulan kadar enerji alınmalıdır (Genellikle kg başına ortalama 35 kkal).
Akut Böbrek Yetmezliği
Böbrek işlevlerinin kısa sürede azalması ile birlikte kandaki üre ve kreatinin miktarının artması ile ortaya çıkan hastalıktır. Başlangıçta çok az idrara çıkma görülmektedir. Vücutta su ve sodyum birikimi olmakta bu da ödem, hipertansiyon ve ağır vakalarda akciğer-beyin ödemi oluşmasına yol açmaktadır. Anemi, bulantı-kusma, kas kasılmaları, koma gözlenmekte ve vücutta yıkım olayları artmaktadır. Bu devre yaklaşık 1 hafta- 1 ay sürmektedir. Tedavisinde su- elektrolit dengesi düzenlenmelidir. Tuz ve tuzlu besinler yenmemelidir. Potasyum miktarı artacağı için potasyumdan zengin besinler, idrara çok az çıkma veya çıkamama oluyorsa forfordan zengin besinler yenmemelidir. Vücutta yıkım arttığı için yüksek kalorili beslenilmelidir. Gereksinim kadar karbonhidrat ve yağ alınmalıdır. Protein diyetisyen kontrolünde alınmalıdır. Ek olarak C vitamini, folik asit, D vitamini, B6 vitamini ve kalsiyum alınmalıdır. Tedaviler yeterli olmazsa diyaliz tedavisine geçilmelidir.
Kronik Böbrek Yetmezliği
Başlangıçta hafif çalışmamalarla seyreden böbrek fonksiyonlarının, genellikle geri dönüşümsüz olarak bozulmasıdır. Her yaşta görülebilmektedir ve başlıca ölüm nedenleri arasındadır. Hastalık süresince böbreğin zararlı maddeleri filtreleme mekanizması bozulmaktadır ve böbrekten atılan bazı maddeler birikmektedir. Su ve elektrolit dengesinde bozukluklar, vücut sodyum ve potasyum miktarının düşmesi, böbreklerin fosfatı atamaması sonucu vücutta fosfat birikimi, D vitamini metabolizmasının azalması ve böbrekte fosforun tutumu sonucu vücutta kalsiyumun azalması, iştahsızlık, bulantı-kusma, hipertansiyon, hiperlipidemi, kalp ritminin bozulması, ağız kokusu, kalp yetersizliği, akciğerde ödem olması, mide ülseri, kabızlık-ishal, anemi, yara iyileşmesinde gecikme, toprak sarısı renk, kaşıntı ve hıçkırık hastalık sırasında görülen etkilerdir.
Kronik böbrek yetmezliğinde hiperlipidemi görülmesi sebebi ile toplam yağ ve doymuş yağ tüketimi azaltılmalıdır. Bitkisel yağlar karışık olarak tüketilmeli ek olarak balık yağı alınmalıdır. Günlük yaklaşık olarak 2000-2500 kalori alınmalı ve öğün sayısı fazla olmalıdır. Eğer diyalize girilmiyorsa genel olarak günlük kg başına 0.6-0.8 g protein alımı sağlanmalıdır.
Potasyum düzeyi arttığı için diyette genel olarak sebze ve meyve tüketiminin azaltılması ile potasyum miktarı azaltılmalıdır. Sebze ve meyve tüketileceği zaman potasyum miktarını azaltmak için küçük parçalara ayrılmalı, haşlanmalı ve haşlama suyu döküldükten sonra yeniden pişirilmelidir. Beraberinde vücutta fosfor miktarı da arttığı için fosfordan zengin olan et, süt, yağlı tohumlar ve kurubaklagil tüketimine dikkat edilmelidir.
Çinko miktarı vücutta azalabilmektedir. Çinko tat alma duyusunu artırdığı için ek alınmalıdır. D vitamini, C vitamini, B6 vitamini ve folik asit ek olarak alınmalıdır ancak yüksek C vitamini böbrek taşına sebep olabileceğinden gerekli miktarda olmalıdır.
Günlük alınacak sıvı miktarı doktor-diyetisyen kontrolünde olmalıdır. Çünkü kilo alma, hipertansiyon, ödem, kalp yetersizliği, az idrara çıkma veya çıkmama durumlarında sıvı alımları sınırlanmaktadır ve bir gün önce çıkarılan idrar miktarına göre alınması gereken sıvı miktarı hesaplanmaktadır.
Dyt. Kerime Bade Turan
Form Assist Diyetisyeni